Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği’nin bu yıl “Cemal Süreya Aramızda: Çık gel bir kez daha yıkıntılardan” temasıyla düzenlediği anma etkinliği, şairin sevenlerince yine 3 yıl önce olduğu gibi ilgiyle karşılandı. Pınar Saraçoğlu’nun “Gecemiz, kadına yönelen genelleşmiş şiddet tehdidine karşı Cemal Süreya’nın ‘Çık gel bir kez daha yıkıntılardan’ çağrısını çıkış noktası alıyor” sözleriyle sunduğu etkinlikte, rahatsızlığı nedeniyle video mesajı ve yazılı anılarını gönderen Ataol Behramoğlu, “Cemal Süreya şiiri Türkçemizin ışık saçan zekâsının ürünüdür. Bu şiir her kuşak tarafından keşfedilerek aşkı, umudu aydınlatmayı sürdürecektir” dedi.
Türkçenin ışık saçan zekâsının ürünü
Ataol Behramoğlu’nun büyük ekranda yayımlanan mesajı şöyleydi:
“Sevgili Arkadaşlar, hepinize iyi akşamlar!
“Ülkemize iyi ve mutlu bir yıl diliyorum.
“Cumhuriyetimizin 100. yılı umutlu bir geleceğin başlangıcı olsun!
“Seyyit Nezir kardeşim, Cemal Süreya ile buluşma akşamına, Cemal Süreya Aramızda adını koymakla iyi ve doğru bir iş yapmış. Çünkü bütün sevgili ölülerimiz, bizlerle kalplerimizdedir.
“Cemal Süreya şiiri Türkçemizin ışık saçan zekâsının ürünüdür. Bu şiir her yeni kuşak tarafından yeniden keşfedilerek aşkı, yaşamı, umudu aydınlatmayı sürdürecektir.
“Cemal Süreya’yla buluşma akşamında onunla ve şiiriyle bir kez daha birlikte olmanın mutluluğunu yaşayacağız.”
Cemal Ağabey
Ataol Behramoğlu’nun Cemal Süreya ile anılarını kürsüde Seyyit Nezir okudu. Tamamı Üvercinka dergisinde yayımlanacak olan anılardan şu kesitleri, Aydınlık okurlarıyla burada da paylaşmak isterim:
“Kendi adıma konuşacak olursam, onlar (Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya ve kuşkusuz İlhan Berk), benim sevgili şairlerim ve en yakın ustalarım olarak kaldılar…
“Büyük olasılıkla 1983’te, bir yıla yakın cezaevi yaşantım sonrasında, bir akşamüstü, neden, ne amaçla yolumun düştüğünü anımsamadığım Bebek Oteli’nin barında, bir mucize gibi Turgut Uyar, Edip Cansever ve Cemal Süreya ile karşılaştım… Orada o sırada onlardan başka da kimse yoktu…. Beni en sıcak sözlerle, geçmiş olsun dilekleriyle karşıladılar… Bu mucize karşılaşmada benim onlara söylediğim bir söz ise yine şu andaymışçasına belleğimdedir: “Aynı anda üçünüzü birden kucaklamak istiyorum…”
“Ne zaman, nasıl oldu bilmiyorum, fakat sanki bir anda Cemal Süreya, Ahmet Necdet ve (şimdi anımsadığımca) Muzaffer Buyrukçu’yla bir dörtlü oluşturduk ve akşamları Galata Köprüsü’nün Karaköy ayağına yakın bir meyhanesinde buluşmaya başladık.
“Sadece birkaç kez süren bu buluşmalarda Cemal Süreya ile aramızda şiir ve siyaset odaklı büyük bir dostluğun oluşmakta olduğunu sanırım ikimiz de duyumsadık…”
Zühal’in kızı ve kızkardeşi de CKM’de
Şairin değerli eşi Zühal Tekkanat’ın kızı İçsel ve kızkardeşi Nihal’in de katıldığı etkinlikte Gül Karyaldız, B. Sadık Albayrak, Nisa Leyla, Melih Baş, Nihal Tekkanat, Olcay Bağır ve Nesrin Karyaldız modern Türk şiirinde şairin yerini vurgulayan konuşma ve şiirlerle geceyi renklendirdiler. Pınar Saraçoğlu, Süreya’nın Zühal için yazdığı ve BÖSODOBENİ diye anılan “Beni Öp Sonra Doğur Beni” şiirini de okudu.
CSKSD’nin kurucularından, Üvercinka’nın kurucusu Zühal Tekkanat elbette tüm konuşmacılarca özlemle anıldı. Onun her etkinlikte okumamı özellikle istediği Fotoğraf şiirini bu kez de en sonda, Üstü Kalsın şiirinden hemen önce okumayı tasarlamıştık. Ne ki süreyi hayli aşmış olunca şiiri burada, geniş okur topluluğuna anımsatmak gerekli oldu. Şiir, belli ki; Cemal, Zühal ve Memo’yu anlatıyor.
FOTOĞRAF
cemal süreya
Durakta üç kişi
Adam kadın ve çocuk
Adamın elleri ceplerinde
Kadın çocuğun elini tutmuş
Adam hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
Kadın güzel
Güzel anılar gibi güzel
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel
İmece plaketine toplanan bağışlar
Küresel salgın sürecinde derginin sancılı günleri aşarak bugünlere gelişinde kalıcı rol üstlenen Üvercinka İmecesi’nin etkinliklerde üyelerine plaket verilmesinin ardından Dinleti bölümüne geçildi. Nevzat Karakış ve Arkadaşlarının Karacaoğlan’dan Cemal’e Türkçenin ezgilerle akışını yansıtan örnekleri ilgi ve alkışlarla izlendi. “Derneğin tüm parasının tükendiğini ve sanatçıları Sancaktepe’ye gönderecek paralarının bile kalmadığını” söyleyen Seyyit Nezir, “Karacaoğlan’ın heybesinden nasıl ki köylülerin ekmek ve ayranı eksik olmuyorsa, bizim de bağışlarımız var, Cemal’in sanatçıları yolda kalmamalı” diyerek, Üvercinka İmecesi plaketini uzattı. Salondakilerin çıkışta plaketin üzerine bağışlar bırakması herkese geceyi dayanışmayla sona erdirmenin gurunu yaşattı.
Gecelerin mütemmim cüzü
Etkinliği Cemal Süreya’nın Üstü Kalsın şiiri ve Özkan Mert’in ona yanıtıyla kapayan Saraçoğlu, dinleyicileri kokteyle davet etti. Hayyam’dan beri Doğu şiiri ve felsefesini mayalayıp demleyerek duygu ve aklı aşk imbiğinden damıtma işlevi gören şarap, geleneğin kararnameyle bozulamayacağını gösterircesine, Cemal Süreya gecelerinin mütemmim cüzü olarak bu yıl da gecede yerini aldı.