https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=1336579196690512&id=100010153327587
Aydınlık’taki söyleşi dizimizde (20 Kasım – 24 Kasım) çok farklı alanlardan ve farklı görüşlerden aydın ve sanatçının küresel oligarşiyi sorgulayan ve yargılayan görüşlerini sergileyeceğiz. Abdülkadir Paksoy, Ahmet Yıldız, Alp Hamuroğlu, Ahmet İlhan, Ali Narçın, Asım Öztürk, Aslıhan Tüylüoğlu, Aydan Ay, Berkiz Berksoy, Burçak Evren, Cavlı Çulfaz, Celal İlhan, Cengiz Gündoğdu, Ekrem Ataer, Ekrem Kahraman, Emrah Sönmezışık, Ertuğrul Erdoğan, Fatma Batukan Belge, Feridun Andaç, Ferruh Tunç, Fethi Demir, Gazanfer Eryüksel, Halim Yazıcı, Halit Payza, Hülya Deniz Ünal, İrfan Yıldız, Kürşat Yıldız, Levent Özbek, Mehmet Ulusoy, Murat Demirbaş, Murat Tuncel, Mustafa Pala, Nuray Gök Aksamaz, Öner Yağcı, Özgen Seçkin, Özkan Mert, Seçkin Zengin, Selami Karabulut, Songül Eski, Tuğrul Çutsay, Tuncer Çetinkaya, Veysel Boğatepe, Volkan Hacıoğlu, Yaşar Özmen, Zafer Yalçınpınar arkadaşlarıma, çok farklı görüşlerin bileşkesini oluşturma yönündeki katkıları için teşekkür ediyorum. Tartışmamız, çağına tanıklık etmek ve tanıklığını geleceğe taşımak isteyen her sanatçı ve aydının görüşlerine açıktır.
AYDINLARA VE SANATÇILARA ORTAK SORULARIMIZ
1. Kapitalizmin doğayı ve insan doğasını bozarak ve tüketerek uygarlığı geri dönüşsüz bir yok oluşa sürüklediği savını haklı buluyor musunuz?
2. Amerikalı Marksist David Harvey bugünkü teknolojik gelişmelerde insanlığı anbean denetleme ve sınıfsal tahakküm tehdidinin varlığını vurguluyor. Bu tehdidi özellikle 5G ve Yapay Zekâ (YZ) teknolojilerinin daha da güçlendirdiği yönünde bilim adamlarının kaygılarını paylaşıyor musunuz?
3. Üçüncü binyılda insanlığı teknolojik donanımlı Yeni Ortaçağ’a sokma çabasındaki küresel oligarşiyi –teknolojik ve ekonomik gelişmede önderliği yakalamasıyla– Çin’in durdurabileceği (David Harvey) görüşüne katılıyor musunuz? 5G ve YZ teknolojilerine karşı kitlesel gösterilerin başladığı aşamada Kovid – 19 salgınıyla girilen sürecin sonunda insanlık için nasıl bir gelecek tasarımı öngörüyorsunuz?
4. Postmodernizmle birlikte felsefe ve sanatın insana karşı sorumluluk duygusunu yaygın olarak yitirdiği eleştirisini yerinde buluyor musunuz? Bugün insanın yok oluş sürecine sokulduğu bir dünyada sanatçı ve düşünürler ne yapmalıdır?
Burjuvaziyi Doğu halkları durduracak
CENGİZ GÜNDOĞDU / İnsancıl Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
1. Amerikan burjuva devrimi 1775’te başladı. 245 yıl önce başlayan devrim savaşı Bağımsızlık Bildirisiyle insanlığa şu sözü verdi: “Bütün insanlar eşit yaratılmıştır.”
Burjuva sınıfı 18. yüzyılda insanlığın kardeşliği için tarih sahnesine çıktı. 245 yıl sonra duruma bakıldıkta, burjuvazi eşitliği değil, burjuva diktasını kurdu. Bunun yanı sıra hem doğayı hem insan doğasını bozdu. Burjuvazinin insanlığı yok oluşa götürüşü bir gerçektir.
2. Burjuvazi teknolojisiyle insanı dar bir alana soktu… Burjuvazi entelektüel açıdan 19. yüzyılda bitti. 19. yüzyılın büyük entellektüelleri Marks’la Engels, insanlığa aydınlık yolu gösterdi. İdeolojik olarak Marksizmle mücadele edemeyen burjuvazi teknolojisiyle insan beynini dumura uğratabilir. Böyle bir tehlike vardır. Burjuvazinin bu eylemini Doğu halkları durduracak. İnsanlığı eşitlikçi bir topluma götürecektir. Bu konuda inancım tamdır.
3. Burjuvazi çeşitli akımlarla bu arada postmodernizmle insan beynini dumura uğratma uğraşında. Bu konuyu daha önce Sanatta Star Sistemi kavramıyla inceledim. Benim tırıl dediğim piyasa romanları – öyküleriyle okurun bilinci dumura uğratıldı. Ödüllerle desteklenen bu bilinç dumura uğratma devinimi hızla sürüyor.
4. Bu konumda sanatçı, kesinlikle tırıl yapıtların boy gösterdiği sanatta star sistemine karşı çıkmalı. Dünyayı doğru kavrayacak bir estetiğin kavgasını vermelidir.
Tehdit ve tehlike sanatçıları ayırmıyor
FATMA BATUKAN BELGE / sanat eleştirmeni
1. Kesinlikle haklı buluyorum. Yerel ya da küresel olsun, bugün yaşadığımız tüm krizlerin ardında kapitalizmin eli var. En son İzmir depreminde kaybettiğimiz canların da, bugün küresel ölçekte tüm insanlığı tehdit eden Kovid-19 pandemisinin de sebebi küresel kapitalizm… Tarım alanlarına bina dikerek, doğal yaşam alanlarına yayılarak, doğal kaynakları bencilce kullanarak, karbon ayak izimizi azaltmak yerine tüketimi artırıp küresel ısınmaya neden olarak tüm felaketleri çağıran kapitalizmin ta kendisi…
Pandemi sırasında yaşamın yavaşlaması, kısmen de olsa dünyanın kendisini onarması için bir fırsat yaratabilirdi. İnsanlardan boşalan kentsel alanlarda özgürce hareket ederek dolaşan yaban hayvanlarını gördük. Bizim boşalttığımız alanlarda yokluğumuzdan olabildiğince yararlanıyorlardı. Yaban hayatı üzerine çalışan bilim insanları korona virüs sonrası Antropause olarak adlandırdıkları büyük İnsan Duraklaması’nı mercek altına aldılar. Küresel ölçekte insan faaliyetindeki geçici yavaşlamanın diğer canlılar üzerinde derin bir etki yaratma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorlar. Elbette insan faaliyeti süresiz olarak yavaşlayamaz ama bu şekilde tüketmeye devam edersek, Kovid-19’un son pandemi olmadığını göreceğiz. Ve bir tüm uygarlığı yok edecek belki de…
2. Bence bu artık tehdit değil, hayata geçirilmiş somut bir olgu. Cep telefonlarımız aracılığıyla attığımız her adım izleniyor. Bir arkadaşımızla herhangi bir AVM’ye gitsek, karnımız acıksa, “ne yesek acaba” diye konuşurken yiyecek reklamları gelmeye başlıyor. “Çocuğa ayakkabı almam lazım” desem ayakkabıcı reklamları… Yediğimiz her lokma bile gözetim altındayken, politik tercihlerimizin, ideolojilerimizin yönlendirilmediğini kim söyleyebilir? Özellikle de genç kuşak… Teknolojiye bağımlı kıldıkları çocuklarımızı istedikleri gibi şekillendiriyorlar, toplum mühendisliği yaparak insanları kuşaklara ayırıyorlar, kategorize ediyorlar. 11 yaşındaki kızım bile geçen gün, “Biz Z kuşağıyız, kahvemiz yanlış gelse itiraz etmeyiz, siz dünyayı yıkarsınız” dedi. Yeni kuşakları adaletsizliklere, yanlışlıklara karşı itirazsız hale getiriyorlar. Yok efendim, “Z kuşağı çok uyanıkmış, her şeyin farkındaymış” falan hikâye… Teknoloji, insanın insanca yaşamasına katkı sağlaması gerekirken, belli zümrelerin elinde tahakküm aracı oldu. 5G ve Yapay Zekâ teknolojinin son geldiği nokta, şimdilik! Teknolojinin yarattığı yapay zekânın en önemli eksiği insana özgü yaratıcılık. Yaratıcılığı ancak kopyalayabilir, yeniden üretemez. Gördük, yapay zekâ sanat yaptı; ama nasıl yaptı, binlerce yıldır insanın yarattığı sanatın tüm verilerini tarayarak yaptı. Yapay zekâ olanaklarını kullanarak sanat yapmak başka, yapay zekânın sanat yapması başka. Sanatın -kaldıysa- son muhalif yönünü de bu şekilde tırpanlamış olacaklar.
3. Çin, teknolojik ve ekonomik gelişmede önderliği yakaladığı için küresel oligarşiye karşı bir denge oluşturabilir. Çin zaten müthiş bir güç… Ancak Çin’in de, yayacağı radyasyonla insan sağlığı için büyük tehlike oluşturan 5G çalışmaları var. Bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz distopyaların gerçekleşeği günlerin hiç de uzak olmadığını düşünüyorum. Hatta şu anda yaşadıklarımız da distopya… Korona virüs pandemisi ilk adım…
4. Moderniteyle problemi olanların empoze etmek istediklerini Postmodernizm sosuna bulayarak matah bir şey gibi sunması şaşırtıcı değil. Asıl şaşırtıcı olan, pek çok entelektüeli peşlerine takıyor olmaları. Postmodernizmle birlikte sanatın insana karşı sorumluluk duygusunu yitirdiği eleştirisi yerindedir. Kendi alanım sanat olduğu için özellikle sanat diyorum, felsefe eleştirilerini felsefecilere bırakmak isterim. İnsanın yok oluş sürecinde sanatçı ve düşünürler halâ çok bireysel motivasyonlarla üretip, toplumsal sorumluluklarını unutuyorlarsa bu onların bileceği iş… Ama unutmayalım ki, tehdit ve tehlike onları ayırmıyor. sanatçı ya da düşünür insanlığın ve toplumların karşı karşıya olduğu tehlikelerden muaf bir tür değildir. Ya birlikte yok oluruz ya da mücadele ederiz.
Batı insanlığın yüz karası liderler yarattı
AHMET YILDIZ / Gerçek Edebiyat Yayın Yönetmeni
1. Kapitalizmin kendini yok etmeye başladığı 20. yüzyılın başında öne sürülmüş ve gerçekten insanlar buna inanmıştı. Büyük Buhran, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya pek bilinmeyen ismiyle Büyük Depresyon, 1929’da başlayan etkilerini ancak 1930 yılının sonlarında tam anlamıyla hissettirdiği sanayileşmiş ülkelerde yıkıcı etkiler yaratmıştı. Ancak Rooswelt’le birlikte sosyal projelere ve tarıma verdiği ağırlıkla kapitalizmi yeniden inşa etmeyi başardılar. Peşinden İkinci Dünya Savaşı… Refah toplumu vs. yine ayaktalar. Kapitalizm bukalemun gibi kendini onarıyor; ortada bir sağlam alternatif de pratikte yok. Onun için erken konuşmamalı; ama sömürüye talana, emperyalizme kapitalizme karşı bütün dünya kardeşliğini özleyen güçler en az onlar kadar teyakkuzda olmalı.
2. Bu konuda konuşmak için uzman bilim insanı olmak gerekiyor. Ancak gerek edebiyatta gerek sinemada bilimkurgu yapıtlarda yapay zekâ konusunda çok yapıt üretildi. Sanat ve edebiyat konuyla yakından ilgileniyor; ama bizimki ancak temenni…
3. İnsanlık bunun etkilerini ancak yıllar sonra anlayabilecek. Şimdiden bir öngörüde bulunmak zor. Bir yazar olarak günümüzün notlarını gelecek kuşaklara aktarabilirim ancak; belki onun içinden bir şeyler bulurlar… İnsanlığın doğayla ve kendisiyle barışıp YZ’ye teslim olmayacağına hatta YZ’yi insanlığın yararına kullanabileceğine inanıyorum. Fethi Naci’nin Dağlarca’dan esinlenerek özdeyiş gibi kullandığı ‘İnsan Tükenmez’ kitap adı bize umut veriyor. Sanat ve edebiyatın varlığı insanlık meşalesinin yegâne taşıyıcısıdır… Sanata sarılmaktan başka yolumuz yoktur.
4. [a. Burada bir ek soruya gereksinme var (Ahmet Yıldız): Batılı düşünürlerin karanlığı yararak yeni bir çıkış, insanlığın yararına bir felsefe geliştirebileceğine inanır mısınız? Bugün insanın yok oluş sürecine sokulduğu bir dünyada bizim gibi hem Doğu hem gelişmekte olan tarihsel derinlikleriyle rafine (Rus, Türk, Arap, Fars, Çin, Hint, Kore vs.) toplumların sanatçı ve düşünürleri ne yapmalıdır?
Aslında biten yüzyıl boyunca Batı dediğimiz ülkeler bütünü iki dünya savaşı ve Hitler, Mussolini, Salazar, Franko, Churchill gibi insanlığın yüz karası liderler yarattılar. Doğu dediğimiz bütün ise birçok sosyalizm denemesinin yanında Atatürk, Lenin, Gandhi, Mao gibi insanlığa katkıda bulunmuş mükemmel liderler çıkardı. Ne yazık ki Türk aydını aydınlanma döneminde bir parlayıp sönmüş Batı uygarlığından hâlâ o dönemin özlemiyle bir şeyler bekliyor. Bence Batı düşünürlerinin son temsilcisi Sartre’dı ve ondan sonra insanlığa armağan edebilecekleri inandığım tek bir düşünür yoktur…]
Teknolojik ve ekonomik gelişmede önderliği yakalamasıyla– Çin’in bu oligarşiyi durdurabileceği görüşüne katılıyor musunuz?
Çin üzerine bir çalışmam, özel bir tanışıklığım ya da gitmişliğim yoktur ama emperyalist Batı kapitalizmini ürküttüğüne ve sanılanın tersine, olumsuz değil, olumlu olacağına inananlardanım.