Dijital teknolojinin özellikle ceptel ve İnternet’te 5G ve Yapay Zekâ’ya geçilmesi aşamasında bilim insanları ve düşünürlerin yanı sıra, dünyanın geleceğinden kaygı duyan çevreci örgütleri de harekete geçirdiği görülüyor. Dünyanın doğal ve kültürel tüketimini hızlandıran, teknolojik donanımlı Yeni Ortaçağ’ı hazırlamada ideolojik işlev üstlenen postmodernizme karşı Yenibütün Manifestosu ekseninde kararlı bir savaş yürüten Üvercinka’nın da gitgide daha kararlı bir tutum izlediği süreçte insanlık Kovid – 19 tehdidiyle karşı karşıya geldi. Yeni Ortaçağ’ın mafyokrat oligarşisince nicedir megaköy olarak adlandırılan dünyamız çok kısa bir sürede Kovid – 19 adlı küresel salgınla kuşatıldı. Emekçiler küresel çapta işsiz kalma korkusu yaşarken, oligarşik imparatorluğun türlü kesimleri tam anlamıyla can korkusunu iliklerinde duyarak paniğe kapılmış durumdalar…
Yeni Ortaçağ’da dindarların cinneti
100 bin ile 250bin arasında can kaybına razı olan ABD’de en ünlü evanjelistlerden Kanneth Copeland Kovid – 19’un bitmesi için TV’de canlı yayında ayin gerçekleştirdi. Akıl dışı görüntülerde Copeland, “Sana emrediyorum şeytan, bu virüsü yok et” diyor. Düzenlediği ‘koronavirüs ayini’nde, çıldırmış halde, “Sana emrediyorum şeytan, bu virüsü yok et, bu virüsü öldür, sana onun aşısının bir an önce getirilmesini emrediyorum. Buradan gitmeni emrediyorum. Artık koronavirüs yoluyla bu ülkeyi mahvedemeyeceksin! ABD iyileşti ve yeniden iyi” diyerek sabuklama örneği verdi. Bkz.:
Gates’in yandaşları
Sosyal medyadaki gönderilerinde Kovid – 19 tehdidini yeryüzüne Bilderberg oligarşinin taşıdığını öne süren Seyyit Nezir; Rockfeller ve Gates yandaşlarının “komploculuk” suçlamasıyla karşılaştı. Nezir, bu suçlamayı şöyle yanıtladı:
“Kimileri hakikatin savunucularını ‘dünyanın geldiği şu noktadan sorumlu komplocular’ olarak suçluyor halâ… Gerçek şu ki, insanlığa karşı düzenlenen hiçbir komplonun mühendisi, suçlu olduğunu kabul etmez. Suçunu yüzüne vuranları komplo kuramcısı olmakla suçlar. Kapitalizmin ve Yeni Ortaçağ’daki teknolojik donanımlı mafyokrat efendilerinin / oligarşinin doğaya, insanlığa, dünyaya karşı işlediği suçları onlara sormayacak da bu suçlardan zarar gördüğünü söyleyerek insanlığı uyaran bilim adamlarını ve gerçekleri yazanları mı suçlayacağız şimdi? Yani işledikleri cinayetlerle trilyonlarca dolara hükmederek, doğayı ve insanlığı özel mülkiyeti gibi gören Rockfeller’ları, Gates’leri, daha nicelerini temize çıkarmakla mı uğraşacağız. Pes! Doğrusu, Nâzım Hikmet’in dizesini günümüze uyarlayıp yinelemekten başka çare kalmıyor:
Yazın sosyal medyalarda dijital puntolarla / Hakikat işçileri komploya devam ediyor halâ…
Hayalle gerçek arasındaki güvenli / sosyal mesafe
Görüşlerini Aydınlık’taki Yüklem köşesinde de özlü olarak yansıtan Seyyit Nezir’e, “yazınızı biraz okudum” diyen Sabri Ülgen’den şu elmek geldi:
“Hayali bir düşünce ve yazı ile keşke vaktimizi almasaydı dedim ve okumayı bıraktım. Kıymetli zamanlarımızı heba etmesek… bu konuları kanıtsız hesapsız yazmak yerine uzmanlarına bıraksak diyorum. Hele Bill Gates’ e hiç toslamasaydınız derim. Adamın eşit şartlar içinde becerdikleri ortadayken. Aydınlık okurları olarak temeli sağlam değerlendirmelere ihtiyacımız olduğunu bilmenizi isterim. Saygılarımla, Sabri Ülgen / İstanbul”
Seyyit Nezir, polemikten olabildiğince kaçınarak “hayalle gerçek arasındaki güvenli / sosyal mesafeye dikkat çekmekle” yetindi:
“Vakit yitirmemekle iyi etmişsiniz.
“Vakit, yerine konamayan tek şeydir.
“Aydınlık‘ta 14 günde bir de olsa bir köşede hayal kurmaya kayıp gözüyle bakmak çok yerinde bir tutumdur.
“Haklısınız, Bill Gates ve oligarşisinin imparatorluğunda pamuk şekeri bilgisayar mavalları, 5G ve Yapay Zekâ ile şimdi herkesin eşitlendiği sosyal mesafe tek geçerli kuraldır.
“Benim gibi saftirik hayalperestlere de onların mavallarına inat, ısrarla hayallerinde direnmek kalır.
“Üstelik ben, Yahya Kemal’in ‘insan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar’ dizesini Gates’in mavallarına oldum olası yeğ tutarım.
“Size gelince, Gates’in o sağlam temellerindeki yarıklara düşmeyesiniz aman!
“Ben o yarıklara düşmemek üzerine hayaller kurmaya devam edeceğim.”
Yanıt, çok dolaşık bir sanal trafik izleyerek, Ülgen’in yönlendirmesiyle Ahmet Cengiz üzerinden ve Bill Gates’ten geldi: https://www.youtube.com/watch?v=nOmhekEKsx8
Bu arada, Soner Yalçın’ın yanı sıra, Ergin Yıldızoğlu ve Bedri Baykam da komplocular safında yer aldı. Geçtiğimiz günlerde dünyayı virüsle aynı hızda kat eden 5G karşıtlarının görüşlerini gazetedeki köşesine alan Bedri Baykam, Thomas Cowan’ın savlarına yer verdi: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/bedri-baykam/teknoloji-koronavirusun-tetikleyicisi-olabilir-mi-1729499
Baykam’ın söylemediği, ama Üvercinka’nın öteden beri vurguladığı gerçeği biz yineleyelim: Dijital teknolojinin yaydığı radyasyon, insanların bağışıklığını düşürürken, teknolojinin yeryüzünden ormanları ve hayvanları silmekte oluşuyla birlikte daha saldırgan kıldığı virüslerle insanlar arasındaki bölgeyi ortadan kaldırıyor.
Peki bunların sorumlusu Bilderberg oligarşisi değilse Üvercinka mıdır?
Konuya nicedir kafa yoran Soner Yalçın’ın yazısı da gerçeklerin hangi tarafta yer aldığını göstermesi bakımından mutlaka okunmayı hakkediyor: https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/soner-yalcin/komplocu-virus-5703429/
Bu arada, Soner Yalçın’ın yanı sıra, Ergin Yıldızoğlu ve Bedri Baykam da komplocular safında yer aldı. Geçtiğimiz günlerde dünyayı virüsle aynı hızda kat eden 5G karşıtlarının görüşlerini gazetedeki köşesine alan Bedri Baykam, Thomas Cowan’ın savlarına yer verdi:
“Kendisi [Cowan], virüslerin toksik hücrelerin boşaltılması gibi olduğunu ve bunun bir çeşit zehirlenme olduğunu iddia ediyor. Dünyada büyük salgınların en çok yeryüzündeki elektriklenmenin değişime uğradığı dönemlerle ilişkili olduğunu hatırlatıyor. 1918 İspanyol gribinin o yıllarda dünyada yayılan radyo dalgalarıyla bağlantılı olduğunu, 2. Dünya Savaşı esnasında yine dünyaya ilk defa yayılan radarların yarattığı dalgaların salgınları tetiklediğini, 1968’de Hong Kong gribi döneminde, Van Allen Kuşağı’na uydular ve radyoaktif frekanslar yerleştirildikten 6 ay sonra yine salgın yaşandığını, insanlar zehirlenirken bunun grip olduğuna inandırıldıklarını aktarıyor.”
Baykam, Cowan’ın araştırma ve saptamalarından birçok örneğe yer verdikten sonra, şöyle sürdürüyor: “5G teknolojisinin Wuhan kentinde yoğun olarak kullanıldığını hatırlatan Dr. Cowan, yeryüzünün her tarafını kaplayan 20 bin uydu ve insanların cebindeki akıllı cihazlarla yayılan radyasyonun başta suya büyük zarar verdiğini ve insan sağlığının da bundan etkilendiğini söylüyor. Güney Kaliforniyalı bir ünlü YouTuber olanDana Ashlie ise Dr. Cowan’ın özetlediği bilgilerin nedenlerine iniyor, 5G – koronavirüs ilişkisini irdelerken, önce su ve ağaçların bu yeni teknolojik ilerlemeye mani olduğunu hatırlatarak şunu vurguluyor. Ama ne ilginçtir ki bu kadar hayati ve ‘magnetobiyoloji’ alanını doğrudan etkileyen bu olgu, ana haber bültenlerinde konu olamadığı gibi, bu teknolojinin arkasında duran büyük şirketlerin hiçbiri de bu yeni teknolojilerin insana potansiyel zararları konusundaki araştırmalara fon akıtmıyorlar.”
Ashlie, bir önemli bilgi daha aktarıyor: “…değişen teknolojiyi yoğun olarak ilk kullanan ülkeler hangileri: Güney Kore ve İtalya! Ne tesadüf! Sonuçta oksijen ve solunum sorunlarına bağlı kalp ritmi düzensizlikleri, dokulara yeterli kan gitmemesi, hemoglobinin oksijeni dağıtamadığı (kalp dahil) kaslar, bunların hepsi virüsün doğrudan bildiğimiz sonuçları…” Ashlie, analizinin sonunda, daha az nüfuslu, tek merkezden yönetilen bir dünya hedefleyen Bilderberg toplantılarına ve Rockefeller’ın konuşmalarına atıfta bulunuyor. Hani Papa Francis’e bile “Keşke dünya tek hükümetli olsa” dedirten meşhur çıkışların alt katmanını oluşturuyor bunlar.” https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/bedri-baykam/teknoloji-koronavirusun-tetikleyicisi-olabilir-mi-1729499
Baykam’ın söylemediği, ama Üvercinka’nın öteden beri vurguladığı gerçeği biz söyleyelim: Dijital teknolojinin yaydığı radyasyon, insanların bağışıklığını düşürürken, teknolojinin yeryüzünden ormanları ve hayvanları silmekte oluşuyla birlikte daha saldırgan kıldığı virüslerle insanlar arasındaki bölgeyi ortadan kaldırıyor. Peki bunların sorumlusu Bilderberg oligarşisi değilse Üvercinka mıdır?
Konuya nicedir kafa yoran Soner Yalçın’ın yazısı da gerçeklerin hangi tarafta yer aldığını göstermesi bakımından mutlaka okunmayı hakkediyor: https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/soner-yalcin/komplocu-virus-5703429/