Uğur Olgar
kaldırın aynaları, Liszt’in 2 numaralı konçertosunu
işitemeyecek kadar körüm ben
ihtiyacım yok yüzlerin arkasına saklanmış sırlara
döküldüğünde etlerim gibi onlar da yitip gidecek
narsist bir zamanın yansımasında
oysa ölüler çok beğeniyorlar bastığım toprakları
can atıyorlar, girmek için doğup doğup ölüyorlar yeniden
onlar morca soluyorlar yaşama “shit” çekip
hangi tarafından tutup kaldırsam kuş yağdırıyor gök kıble
avuç avuç topluyorum yerlerden renklerin siyah tonlarını
soğumuş koynumda Cassandra’lar büyütüyorum.
aynaları yumruklamak istiyorum,
Beethoven’ın 9. senfonisini göremeyecek kadar sağırım ben
benim sırsız camlara ihtiyacım var
öteki ben ile şeffaflaşabilmeliyiz yaşam koridorlarından
düşerken
birbirimizin yüzüne tükürebilmeliyiz, Sırlara Veda romanını
yazarken
gizemli dönemeçlerin çoktan ölü elleri
al senin olsun boynumdaki ay kolyesi
ay’ların da karanlık yüzlerini sevmem, sırları vardır bütün med
ve cezirlerin
ne zaman ayağımı denize uzatsam
kıyının biri gelir dilini uzatır ağzıma
kanar dişlerim çiğnemekten aşk sakızlarını
Chopin’in şiirsel zekâsı kadar ilkbahar valsiyiz hepimiz
ya da Mariage d’Amour, sırlarını dökmüş aynalarda…