YENİDEN
en son kayan yıldızın aşkı ve acısıyla öleceğim
nice kara delikten geçip
geri geleceğim
serin seher yeli gibi esecek soluğum mavi rengiyle
denizleri ve gökyüzünü ürperteceğim
İKİNCİ KAPI
kurumuş tuz tutmuş kirpiklerin
gözlerinin sönmüş feri
şarabın tükenmiş
soluğunun buğusunu çekiyor sokak lambaları
senin yerine çırpınıyor deniz
bir balık boğuluyor oltanın ucunda
ve eski bir şarkı inliyor tellerinde kemanın
kör bıçakların kesiklerinden kanıyorsun
yanıyor canın
gerisine doğru akıyorsun zamanın
orada sanıyorsun limanın
anılar da siliniyor sisler içinde oysa
ikinci kapısındasın hanın
olmasa da uğurlayanın
el sallıyorsun aşka
derin karanlığın yıldızsız koynunda
PERVANE
pervanelere ışığım
pervanelere âşığım
benimle varlar
onlarla varım
kalmayın yarım
aşk olun
ÇİÇEK
kökü sudaki nilüfer
gölün kurumasın
kırılmasın diye gönlün
akıyor gözyaşı âşığın
acıların gözesinden
eli yürek üstünde
YALNIZCA
ne dini var
ne imanı
yalnızca aşk yenebilir zamanı
aşka eyvallah erenler
HAYDAR
efkârım var
şaraba ekmek doğra haydar
aşkımı acımı da kat içine
aç ve susuzum
uykusuzum kaç gecedir
bir tutam bulut
bir yudum umut da olsun yanında
sonra türkümü dinle
anla öykümü
düğümlenmiş kirpiklerimi çöz
ve söndür ışıkları
ağlayacağım